9 Mart 2014 Pazar

Sanayi Günlüğüm-2

  Geçen hafta sanayi günlüğümde alt üst ilişkilerinden ve işçi işveren ilişkilerinden bahsetmiştim ilk haftam ortamı ve ilişkileri tanımakla geçmişti bu hafta daha mühendissel şeylerle geçti iş sağlığı ve güvenliği uzmanıyla saha gezisi yaptık,kalite kontrolcüyle kalite kontrol testleri yaptık ve üst yönetimin katıldığı ve benimde sonradan dahil olduğum toplantılara katıldım,kısacası dolu dolu bir hafta geçirdim..
   Ve sabah sabah işe geç kalmanın ve koşa koşa işe gitmenin ne kadar zor olduğunu yaşadım o gün bütün terslikler üst üste geldi ne gündü ama birde üstlerimin sürekli bana takılmaları yok mu onlara sessizce gülümseyerek karşılık veriyorum ama içimden yeter be yeter diye bas bağırıyorum bence onlarda anlıyorlar ama anlamamazlıktan geliyorlar ama böyle bilgili ve deneyimli insanlarla olmaktan da mutluyum çok matrak hoş sohbetli insanlar.. umarım bu düşüncelerim değişmez 3.sanayi günlüğümde buluşmak üzere hoşçakalın sevgili okuyucularım..

1 Mart 2014 Cumartesi

Sanayi Günlüğüm-1

  Daha önce sanayide staj yapmıştım ve proje bazlı çalışmalarım olmuştu ama bu sefer ki sanayi çalışmam öncekilerden çok çok farklı bu çalışmam iş hayatına attığım bir adım,deneyim ve tecrübe kazanmam için güzel bir fırsat...gibi düşüncelerle fabrikaya ilk adımımı attım.Tabi ki aklımda bir sürü soru ve bir sürü kuşku ve endişe dolu yaklaşımlar vardı.
  Adımımı atar atmaz ast üst ilişkileri,torpil olayları,işverenin işçiyi ezmesi,sınıf ayrımcılığı gibi bir sürü hak,hukuk,adalet olaylarının içine düştüm..Bana stajyer,bugün var yarın yok,deneyimsiz,tecrübesiz özel sektör ve özel sektör ilişkileri hakkında  ne bilir gözüyle bakıldığından benim fabrikadaki düşüncelerim ve önerilerim hakkında istediğim cevapları ve yaklaşımları alamadım onun yerine bizde düşündük patron izin vermedi patron yaptırmaz patron izin vermez gibi uzun uzun nutuklar çekildi.Farkettim ki düşüncelerimi daha az dile getirir ve daha az öneride bulunur oldum.Ve bizler ilerlemek,gelişmek ve geliştirmek yerine daha da körelip tamam anladık özel sektör=patron ne isterse ve derse o kıvamına erişiveriyoruz.İşveren işçinin kendini geliştirmesini,ilerlemesini bırak onun hakkını,çalışmasının karşılığını bile almasını çok görüyor..ne üzücü ve birşeyler yapamıyoruz elimizden birşeyler gelmiyor.Çünkü bu şartlarda neden çalışıyorsun dediğinde başka firmalar sigortamızı bile yapmıyor bazen para bile vermiyor diyorlar yani bu şartlar kötünün iyisiymiş bunu anlıyoruz..Hz. Muhammed bir hadisinde 'İşçiye ücretini,(alnının) teri kurumadan veriniz' demiş.Böyle bir peygamberin böyle bir ümmetiyiz işte ne üzücü..

24 Şubat 2014 Pazartesi


''Affan Dede'ye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var, ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.

Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!''

  Benim zamanımda zıpzıp,çember falan olmadığından hiç sahip olamadım bunlara ama Cahit Sıtkı Tarancı o kadar güzel yazmış ki şiiri öylesine derinden öylesine yürekten hissediyorsun..

4 Şubat 2014 Salı

fotoğraf çekmek..


     Vikipedi sanat kavramını en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayalgücünün ifadesi olarak tanımlamış.Ve bence fotoğraf çekmek en yaratıcı ve hayalgücünün dolu dolu olduğu sanat türlerinden..bende kıyısından köşesinden sardım bu işlere ama tabi işi ustalarına bırakmak gerek diyerekten bakmaya doyamadığım birkaç fotoğrafı paylaşmak istiyorum..




hala öğreniyoruz..


30 Ocak 2014 Perşembe

Let's eat

 Tanıtım videolarını ve konusunu okuduktan sonra izlemeye karar verdiğim bu diziye blogumunda neden yer vermem gerektiğini nasıl anlatsam bilemedim. Başroldeki kadın karakterin bazı davranışlarında ve konuşmalarında kendimi buldum diyebilirim;obur mu obur diğer insanlara karşı temkinli ve dikkatli yaklaşan kendi halinde biri..Tabi birde dizide Kore yemeklerinin az çok tanıtımı yapılıyor o anlarda izlemeye değer hatta onlar için izliyorum diyebilirim..
  Aldığım pazarlama ve işletme derslerinde,okuduğum kitap ve makalelerde pazarlama gücünün nasıl birşey olduğunu az çok biliyorum ama bu dizideki pazarlama gücüne şapka çıkartılır vallahi..Kore yemeklerinin az çok ne olduğunu,kesinlikle ve kesinlikle damak tadıma uygun olmadığını biliyorum (börtü böcekler falan..) ama dizide öyle bir işlemişler ki tok da olsam açta olsam hep karnım acıkıyor ve ağzımın suyu akıyor.Anne kızına kızım şu salyangozdan da ye kafan çalışsın diyor benim ağzımın suyu akıyor bu nasıl bir pazarlamadır bu nasıl iştir anlayamadım...

Yaşamak güzel şey doğrusu..

''Yaşamak güzel şey doğrusu
  Üstelik hava da güzelse
  Hele gücün kuvvetin yerindeyse
  Elin ekmek tutmuşsa bir de
  Hele tertemizse gönlün
  Hele kar gibiyse alnın
  Yani kendinden korkmuyorsan
  Kimseden korkmuyorsan dünyada
  Dostuna güveniyorsan
  İyi günler bekliyorsan hele
  İyi günlere inanıyorsan
  Üstelik hava da güzelse
  Yaşamak güzel şey
  Çok güzel şey doğrusu''

    Orta okul yıllarımda Türkçe dersinde öğretmenimiz bir arkadaşımızdan kitabımızdaki 
bu şiiri okumasını istemişti ve böylece Melih Cevdet Anday'ın bu güzel dizeleriyle 
tanışmış oldum.Masamın üzerine başımı dayadığımı ve şiiri  gerçekten o an hissederek 
yaşadığımı   hatırlıyorum...